Öncelikle başlık size iddialı gelmesin çünkü Madrid gerçekten de dünyanın en yeşil başkentlerinden biri sayılıyor. Bizler için ise bu gezinin önemi bir başka açıdan büyük. Çünkü aktarmalı gittiğimiz Porto’nun ilk durağını oluşturuyor Madrid. Porto’nun ise bizim açımızdan önemini ne kadar vurgulasak az olur. Etkisini tahmin edemeyecek okurlarımızı şuradan Porto yazımızı okumaya alalım. Bu güzel tatilimizde biz 1 günümüzü Madrid için ayırdık. İsteğe göre bu geziyi 2 gün olarak da tutabilirsiniz veya daha fazla da… Fakat bizim edindiğimiz izlenime göre dolu dolu geçirilecek 1 buçuk, 2 gün Madrid için yeterli olacaktır. Madrid’de yaz aylarında mı gidilir, kış aylarında mı sorusuna net bir cevap vermek zor. Bizce her zaman için de gezilebilecek bir şehir. Biz Madrid’e sonbaharda gittik ve fazlasıyla keyif aldık. Burada özellikle bizim için El Retiro Parkı büyük rol oynuyor.
1. Kralın (kral?) sarayını ziyaret etmeden olmaz; ilk durak Madrid Kraliyet Sarayı
Kraliyet Şapeli, Taç Salonu, Gasparini Odası kısımlarından oluşan tarihi saray 14. yüzyılda dönemin kralı I.Charles ve oğlu II.Philip tarafından yaptırılmış. Günümüzde müze görevi de gören sarayda Luis Morales, Caravaggio, Goya, Sorolla, Juan de Flandes gibi ismi tüm dünyaca ünlü İspanyol sanatçıların eserlerini görmek mümkün. Sarayı Çarşamba günü ziyaret edecek olanlar askerlerin nöbet değişim seramosini izleyebilirler.
2. Bizim Madrid’imizin En Nadide Parçası; El Retiro Parkı
Madrid’e en çok ısınmamızın yegane sebebi El Retiro Parkı’dır diyebiliriz net bir şekilde. Madrid diye düşününce aklımıza ilk düşen detaylar yine buradan oluyor. Parkın doğal dokusu olsun, ortasındaki yapay gölet olsun, içindeki saray ve heykeller olsun biz bu parkı çok sevdik. Yolu İstanbul’dan düşenler Madrid’i gezince çok etkisi altında kalmayabilir belki fakat yolunu bir şekilde buraya düşürürlerse en keyifli anlarını burada geçireceğini garanti ediyoruz.
3. Geniş avlulu Plaza Mayor
Avlusunda III.Philip Heykeli’nin yer aldığı Plaza Mayor devasa ve oldukça gösterişli bir mimariye sahip. Tarih içerisinde birçok yangına şahitlik etmiş ve çeşitli revizyona uğramış Plaza Mayor’un günümüzde zemin ve bodrum katları orijinal halini koruyor.
4. Madrid’in İstiklal Caddesi Puerta del Sol
“Estatua del oso y el madrono” yani “Çilek yiyen ayı heykeli” olarak bilinen o Madrid’in o meşhur heykeli burada bulunuyor. Burası şehrin en önemli cadde ve meydanlarının birbirine bağlandığı ana merkez durumunda olan bir meydan. Aşırı kalabalık ve canlı olan Puerta del Sol’da yeme-içme, konaklama gibi birçok opsiyon var. Eğer Madrid’de kaybolursanız Puerta del Sol’u kendinize başlangıç noktası olarak belirleyip gideceğiniz yere burayı merkez alarak giderek yolunuzu bulabilirsiniz.
5. Alışveriş yapmadan olmaz diyenlerin adresi Gran Via
Puera del Sol gibi Gran Via da Madrid’in en meşhur, en kilit caddelerinden biri. Burası da tıpkı Sol meydanı gibi çok sayıda alışveriş olanağı sağlayan ve lüks markaların mağazalarının bulunduğu bir cadde. Eğer tatil anlayışınızda alışveriş yapmak önemli bir yer kaplıyorsa sizi Gran Via’ya, eğer kapitalizme hizmet etmeden yola devam etmek istiyorsanız ise sizi 6 numarada bahsettiğimiz bölgeye alalım.
6. Cervantes’ten izler görebileceğiniz Plaza de Espana
Yine geniş bir alan ve çevresinde ihtişamlı binalarla kaplı zengin bir meydan. Gerek yeşil alanının zenginliğiyle olsun, gerekse içerisinde yer alan heykelleriyle… Ünlü İspanyol yazar Cervantes’e adanarak tasarlanan Don Kişot ve Sanço Panza Heykellerinin yer aldığı Plaza de Espana Meydanı, Gran Via’nın son kısmında yer alıyor.
7. Kraliçe Sofia Ulusal Sanat Merkezi Müzesi (Centro de Arte Reina Sofia)
Madrid’in “Altın Sanat Üçgeni”nin en önemli müzesi sayılan Centro de Arte Reina Sofia, özellikle 20.yüzyıl çağdaş İspanyol sanatına ayna tutuyor. Picasso ve Salvador Dali’nin eserlerinin de bulunduğu müze, aynı zamanda tüm ülkenin en geniş arşivine sahip müzesi. Ayrıca belirtmeden geçmek olmaz; Picasso’nun savaş karşıtlığını en cesur tonlarıyla kullandığı Guernica eseri de Centro de Arte Reina Sofia’da.
8. Plaza de Cibeles
Google’da ufak bir Madrid sorgusu yaptığınızda karşınıza muhtemel olarak çıkacak görsellerden biri Plaza de Cibeles’e ait. Mimari açıdan oldukça şatafatlı bu yapı kendiyle aynı ada sahip Cibeles Meydanı üzerinde yer alıyor. Plaza de Cibeles şehrin ana merkezi ile Retiro ve Salamanca bölgelerinin kesiştiği kavşakta yer alıyor.
9. İspanya demek bir parça da boğa güreşleri demek
Madrid’in Salamanca bölgesinde yer alan Plaza de Toros de Las Ventas İspanya’da, yerinde boğa güreşini canlı seyretmek isteyenler için önemli bir adres. Üzeri el yapımı kiremitlerle kapatılan Plaza de Toros de Las Ventas boğa güreşi müsabakalarında 25 bine yakın kişiyi ağırlayabilecek kapasiteye sahip. Boğa güreşleri dışında farklı organizasyonlara da ev sahipliği yapan Plaza de Toros de Las Ventas’ı etkinlikler dışında, 8 dilde rehber olanaklarıyla gezebilirsiniz.