Gurbet Ellerde Türkiye’ye Dair Özlediğimiz 9 Şey

2 Paylaşım
2
0
0

Almanya’ya taşınalı neredeyse 1 yıl olmak üzere. Yaşam standartları olsun, kültürü, dili olsun; artık iyice alıştık. Pek yadırgadık da diyemeyiz bunları şimdiye dek. Fakat burada bir şekilde işler yolunda gidiyor olsa da, dönüp baktığımızda doğup büyüdüğümüz ve kültürüne alıştığımız Türkiye’yle ilgili şeyleri unutmamak gerekiyor. Gerek dili olsun, gerek kıyaslama yapmaya gerek bile duymadığımız mutfağı; Türkiye’ye dair özlediğimiz bazı şeyler var. Bu liste size bir iç dökme listesi. Buyrun.

1. Adana Kebabı

Ah arayıp da bir türlü düzgün yapanını bulamadığımız, gözünü sevdiğimiz Adana Kebabı. Seni layıkıyla yapanını Almanya’da bir bulsak, elini öpüp başımıza koyacağız o derece. Her şey bir yana, sana olan özlemimiz sonsuz. Buradan tüm Adana’ya selam olsun!

2. Baklava

Yunanlı’lar sahiplenmeye kalksa da sen bizimsin ve maalesef seni de layıkıyla yapanını bir türlü bulamadık henüz buralarda. Ayrıca bir kilo baklava 30 Euro mu olur Allahsızlar.
3. Kokoreç
Yemişim AB kriterlerini, onların o domuz sosisleri ne kadar sağlıklıysa sen de en az o kadar sağlıklısın. Mirkelam boşuna mı şarkısını yaptı “kok ko reç sensiz olmaz!” diye. Ne kadar aramaya kalkarsak kalkalım seni asla AB sınırları içerisinde bulamayacağımızı maalesef biliyoruz pek sevgili kokocum.
4. Ah o gecenin 12’sinde Beşiktaş Çarşı’da yediğimiz midyeler, köfte ekmekler nerdesiniz!
Ah nerede şimdi o saat kaç olursa olsun açık bulabildiğimiz restoranlar. Belli bir saatten sonra Almanya’da cebinde paran varsa da yiyecek bir şey bulabilmen zor çünkü açık restoran yok. Keşke sokakta köşe başlarındaki köfte ekmek yapan, pilavüstü tavuk yapan amcalardan Almanya’da da olsa. Bu da bizim kanayan yaralarımızdan biri.
5. Tamam yeter artık bu kadar yemekle ilgili madde, yoksa bu liste imambayıldıya kadar gider
Nereye gidersek gidelim biliyoruz ki orası bir İstanbul değil ama maalesef İstanbul da artık eski İstanbul değil. Orhan Veli’lerin uğruna aşık olup şiirler yazdığı güzel şehir, seni bu hale getirenler utansın. Ama biz yine de seni özlüyoruz, her haliyle sevilen sevgili gibi. Boğaz’ında yürüyüş yapmanın keyfi başka, vapurda martılarla simidini paylaşmak başka… Umarım bir gün o eski, çok daha az yozlaştığın, aradığımız günlerine dönersin.
6. Bir insanın hislerinin en iyi tarifi ana diliyle mümkün
Her ne kadar yeni bir dil öğrenmek başlı başına bir serüven olsa da, insanın duygularını, hislerini en iyi aktarabildiği dil yine anadili. Gönül bazen iki dertleşmek istiyor karşısındakiyle ama el mechur “Hallo, guten Tag!” diye lafa girmeye başlıyorsun.
7. Dört mevsim bir ülke
Dört mevsimi de yerinde ve sırasıyla, hisseder şekilde yaşamak gibisi yok. Oysa Almanya öyle mi?! Kış aylarının tartışılmaz derecedeki baskınlığı ve çetin geçişi, bahar aylarına da sirayet edebiliyor. Yaz ise aşırı sıcak olmamasıyla birlikte bir artı olsa da, yaz akşamları ve geceleri gayet serin geçebiliyor. Yani anlayacağınız yazı yaz değil, kışı çok kış bu memleketin.
8. Ünlü filozof Nihat Doğan haksız değilmiş, yanıldık
Benim memleketimin koyunu bile bir başka bakıyor” diyen Nihat Doğan’ı şimdi çok daha iyi anlıyoruz. Çünkü bizim memleketimizin koyunu, köpeği, kedisi sokaklarda özgürce dolaşabiliyor. Fakat Almanya’da sokakta bir tane sokak hayvanı göremiyorsunuz. Herkesin istisnasız ev hayvanı var fakat bizim gibi hayvanları sokaklarda  sevmeye alışmış insanlar için bazen zor bir duruma dönüşüyor bu hayvansızlık.
9. Onca şeyi sıraladık ama en gerçek özlemimiz ailelerimiz
Elbette her şey bir yana, aile ve dostlarımız bir yana. Yukarıda saydıklarımız (özellikle yemekle ilgili olanlar) işin biraz geyik tarafı ama ailelerimiz en çok özlediğimiz şeyin başında geliyor.
2 Paylaşım
1 comment
Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Bunlar da Hoşunuza Gidebilir