Futbol, Gaudi, Sagrada Familia Olmadan; 12 Maddede Barselona’dan Notlar…

2 Paylaşım
2
0
0

Barselona İspanya’nın Katalonya Bölgesi’nde yer alan, ülkenin Madrid’ten sonra ikinci büyük şehri. Barselona gezi notları yazımızı okuduktan sonra, yan sekmede dursun diye okumak isteyecekler Barselona’da gezilecek yerler ve Madrid’de gezilecek yerler yazılarımıza ulaşabilirler. Her neyse konumuza dönecek olursak; cıvıl cıvıl, sıcakkanlı Katalan halkı bize Türk’leri anımsatmadı değil zaman zaman. Barselona ise eskiden yaşadığımız ve bir yanımızın hala deli gibi özlediği, güzeller güzeli İstanbul’u… Bu 12 maddeye gözlemlerimizi yatırıp değerlendirdik, elbette bu gözlemler bize ait bu sebeple biz yazdık. Yani öznel bir durumdan söz ediyoruz. O nedenle sizlerin gözlemlediği farklı değerlendirmeler varsa yazının altına yorum olarak yazmaktan çekinmeyip, bizi bilgilendirirseniz fazlasıyla bahtiyar oluruz. 

1. Bu bir kamu spotudur: Demedi demeyin Barselona’ya giderken çantanıza, cüzdanınıza sahip çıkın

Barselona kalabalıklığıyla, karmaşıklığıyla bize yer yer İstanbul’u anımsattı. Meğer bu anımsatış boşa değilmiş. İstanbul kadar güzel fakat bir o kadar da İstanbul kadar çirkin olan yerleri olduğunu belirtelim, öyle boylu boyunca gezdiğimiz şehri övmeyeceğimizin de peşin olarak sözünü verelim. Güzel olan kısımları özellikle Barselona’nın görülecek yerleriyle bağlantılı, bunun için üstte de vermiş olduğumuz Barselona gezi rehberi yazımızı okuyabilirsiniz. Fakat çirkin olan kısmına en baştan değinelim, sonra sizi azad edeceğiz söz. Barselona’da hırsızlık ve kapkaç oranı bir hayli yüksek(miş). Biz görmedik, bize de denk gelmedi fakat bazı geçtiğimiz yerlerin çok tekin olmadığını da görecek kadar dikkatliydik. Cepteki son yüksek kurla bozdurulup Euro’ya çevirtilmiş TL’lere sahip çıktığınızı varsayarak Barselona gözlemlerimize devam edebiliriz.

2. Barselona Metrosu değil Barselona Yeraltı Tünelleri

Yeni bir “biz kaç tane şehir gördük ama bu da ne böyle?!” mottolu bir girişin sinyalini vererek Barselona metrosunun ulaşılmazlığını sizlere aktarmaktan onur duyarız. Kullanmamız gereken metro hattını ve gideceğimiz yönün girişini bulmak bir işkence, metronun içine yürümek ayrı bir dram. Biz o metroyu bulana kadar zaten varacağımız yere varmış olurduk emin olun. Resmen 10-15 dakika metronun içinde oradan oraya yürüyorsunuz ve istisnasız her bir yere gitmek istediğimizde bu böyle sürüyor. Yani hangi hattı kullanırsanız kullanın, yerin altında 10-15 dakika yürüme garantili bir metro hattı inşa etmiş pek kıymetli Barselona Belediyesi yetkilileri. Biraz daha uzun kazsalarmış yerin dibini, metroya gerek yok biz kendimiz de tabanvayla giderdik hani dedirtecek cinsten. Şaka yapmıyoruz, gereksiz yere de mevzuyu abartmıyoruz emin olun. Metro hareket ettikten sonra gideceğimiz durağa varış süremiz ortalama 7-8 dakika fakat metronun içine yerin altından yürüyüş süremiz 10-15 dakika (bir keresinde Google Maps’e danıştığımızda metroyla 20, yürüyerek 25 dakika gösterdi, siz düşünün). Bize fazlasıyla basık gelen yerin dibinde yürümektense bizce hiç metroya bulaşmayın, caddeleri, sokakları görerek yürüyüş yapın. Emin olun yürüyerek de (bazı rotalarda metro yahut otobüs gerekebiliyor eğer çok uzun süre yürümeyi sevmiyorsanız) birçok noktaya varabiliyorsunuz. Örneğin 3-4 metro durağı mesafesi için sakın ola metroyu kullanmayın; ya yürüyerek gidin ya da bisiklet kiralayın. Şehrin birçok noktasından kiralanabilir durumda olan bisikletler mevcut, biz kiralamadık fakat bizce siz bunu yapabilirsiniz, hem de gayet iyi yaparsınız:)

3. Barselona Havalimanı’ndan şehir merkezine nasıl gidilir?

Havalimanından şehir merkezine (Plaça d’Espanya) indiğiniz terminale göre A1 ya da A2 numaralı otobüslerle gidebilirsiniz. 10 dakikada bir otobüsler şehir merkezi-havalimanı yönlerine karşılıklı ulaşım sağlıyor. Fiyatı ise havalimanı tarifesi olduğu için bir tık pahalı fakat Barselona şehir içi ulaşımın ucuzluğunu düşününce eyvallah edilebilecek bir rakam yine de (Hava limanından Plaça d’Espanya’ya ulaşım kişi başı 5.90 Euro).

4. Şimdiye dek gördüğümüz en ucuz ulaşımlı metropol

Ulaşım Barselona’da bizce birçok ismi bilinen, metropol Avrupa şehrine kıyasla oldukça ucuz. Makinelerden alınabilen birçok farklı kart seçeneği var ve bunlar havalimanında değil, şehir merkezinde, metro girişlerindeki makinelerde mevcut. Biz 4 gün kaldığımız için, T10 isimli 10 binişlik karttan satın aldık, T10 kartının fiyatı ise 10.20 Euro. Yani her bir biniş için 1 Euro bizce gayet uygundu. Ayrıca Barselona’da kalkış-varış noktasına göre “bölgesel fiyat” seçeneği yok Almanya’daki gibi.

5. Adımını attığınız her yerde bilin ki bir sokak sanatçısı biraz sonra kapınızı çalacak

Kesinlikle bir şehri güzelleştiren tek şey içindeki yapıtlar ve doğal özellikleri değil yalnızca. O şehri içindeki insanlar da güzelleştiriyor bizce, özellikle sokakta hayata renk veren yahut sesini sokağa duyuran insanlar, yani sokak sanatçıları. Birçok metropolde olduğu gibi Barselona’da da sokak sanatçılarından fazlasıyla görebiliyorsunuz. Özellikle en turistik yerlerde (Bazilika gibi) çok sayıda birbirinden renkli sokak sanatçısıyla tanışmak mümkün. Barselona’da sokak sanatçıları o kadar fazla ki, herhangi bir metro veya trene bindiğinizde de muhakkak bir duraktan biri içeri dalıp müziğini yahut gösterisini o anda yapabiliyor. İstisnasız her yolculuk ettiğimizde bunu yeterince iyi gözlemledik, bir başka gözlemimiz ise sokak sanatçısına karşı çevredeki insanların tavrıydı (burada toplu taşımadaki kısmı anlatıyoruz). İnsanların büyük bir çoğunluğu sokak müzisyenlerine ilgisiz davranıyor ve hatta para dahi atmıyorlardı. İnsanların bu tutumunu ekonomik kaygıları olduğuna veriyoruz çünkü İspanya’nın ekonomik durumu genel Avrupa ortalamasına göre pek iyi durumda değil. İspanya’daki asgari ücretin 700 küsur Euro’larda olması bile (bu rakam net rakamıdır, brüt değildir) bunun bir göstergesi diyebiliriz.

6. Nerede, nasıl gezerseniz gezin Barselona’da koşturarak gezmeyin

Bu elbette gezinize kaç gün ayırdığınızdan, gezi planınızda öncelik verdiğiniz noktalar ve o noktaların birbiriyle bağlantılarıyla ilgili bir süreç fakat siz yine de gelin şu kendi halinde takılan blogger’ların sözünü dinleyin, şu güzelim şehri sindire sindire gezin. Yoksa çabuk tükenir, çabuk yorulursunuz, boşa koşuşturmanın anlamı yok. Şehir yerinde duruyor, bir yere kaçtığı da yok, olabildiğince sık molalarla görülecek yerlerin keyfini daha çok çıkartın ki geziniz size çok anlamlı gelsin. Biz bunu yaptık, 4 günün net 3 gününde koşturmadık ama görülmesi gerekilen yerlerin hiçbirinden de taviz vermedik ve bize yetti. Haa her müzeye girmeye zaman ayırıp, ağırlıkla müze gezmesinden keyif alıyorsanız susuyor ve önerimizi dikkate almamanızı öneriyoruz.

7. Gotiklik zor zanaat

Barselona’yı Barselona yapan en temel şeylerden biri nedir diye tanımlayacak olursak; balkonlarında Katalonya bayrağı asılı olan dar, gotik sokaklarıdır diyebiliriz. Gotik Bölge adı verilen bu mistik bölgede dar sokakların sayısı o kadar fazla ki, adeta birbirinin kopyası gibi. Nereden girip nereden çıktığınızı bilmiyorsunuz. Şehrin büyüsüne kapılın, ama elbette basit bir uyarı olarak da uyanık olmaktan vazgeçmeyin (anladınız siz onu, yani o kadar da kaptırmayın kendinizi yoksa cepte beş kuruş kalmadan gezinizi bitirebilirsiniz) ve bu dokuyu yerinde gözlemleyin.

8. Para belki yok ama neşesi yeter

İspanya bir süredir Portekiz ve Yunanistan’la birlikte Avrupa Birliği’nde ekonomik durumu kötüye giden ülkelerden biri. İşsizlik oranı son yıllara oranla bir hayli yüksek ve asgari ücret de yaşam standardına göre diğer AB üyelerine göre daha düşük (yukarıda da bahsetmiştik, asgari ücret İspanya’da 700 küsur Euro). Ama buna rağmen İspanyollar yaşayış tarzlarından gayet memnunlar, hayattan keyif almasını iyi biliyorlar. Ne kadar ekonomik durumu iyi olmasa da İspanya bir Avrupa ülkesi, burada insanlar rahatlar ve karışanları görüşenleri yok bizim ülkemizdeki gibi.

9. Barselona’nın gecesi gündüzünden hareketli

İspanyol’lara yemek verme siesta ver gıkları çıkmaz. Gündüz belli saatler arasında çoğu yer kapalı olur ama hayat burada genelde akşamları canlanmaya başlar. Barselona’da akşam 10’dan sonra canlılık başlıyor ve gece ilerleyen saatlere doğru da hız kesmeden devam ediyor.

10. İki Avrupa ülkesindeki marketlerin birbiri arasındaki yerel saat farkı

Bizim Almanya’da alışkın olduğumuz düzeni İspanyol’lar 4 günde çöpe attı resmen. Gel de yeniden alış şimdi Almanya’daki düzene! Biz alışmışız akşam 8 dedin mi hiçbir yerin açık olmamasına bu adamlar 22.00’ye kadar marketleri kapatmıyor. Zincir olmayan, yerel marketler ise gece bile açık.

11. Menü imkanı sunan restoranları gözden kaçırmayın

Barselona’da ne yenir gibi bir endişeniz varsa, bu konuda da sizlere bir tavsiyemiz var. İspanya mutfağı çok çeşitlilik gösteriyor ve bu sebeple de dünyaca ünlü, hatırı sayılır bir yerde. Bu da yiyeceği şeyler konusunda titiz davranan seyahat severler için bir iç rahatlatıcı bilgi olarak kayıtlara geçmiş olsun, biz de size tıka basa karın doyuracak ufak bir tüyo verelim. Bazı restoranların kendi hazırladıkları öğlen ve akşam menüleri oluyor, bunlardan bazılarının fiyatı yüksek bazılarının ise verdikleri hizmete göre uygun olduğunu söyleyebiliriz. Bizim tesadüfen görüp de ilgimizi çeken ve oldukça lokal görünen bir restoran var ve biz burayı fiyat, hizmet, performans açısından oldukça başarılı bulduk. Başlangıç, ana yemek, tatlı ve alkollü/alkolsüz içecek şeklindeki menüsü 12 Euro’ydu. Yemekler ise oldukça leziz ve tıka basa doyuracak cinstendi. Biz pek memnun kaldık, denemek isteyecekler için restoranın Yelp sayfasını buraya ekliyoruz. Dilerseniz siz de deneyebilirsiniz.

12. Couch yapmanın geziye olan sayısız katkısı

Biz gittiğimiz şehirlerde, bazen mecbur kalsak da konaklamayı pek şehrin turistik noktalardan seçmemeye çalışıyoruz. Bir şehirde turist gibi takılmayı sevmemek bir yana, turiste yapılan fiyat çakallıklarından da nasip almayı istemeyiz. Bir şehre giderken couch aramak da ilk tercih ettiğimiz şeylerden biri. Bu hem gezimizi daha ekonomik hale getiriyor, hem de şehrin daha yerel bir bölgesini keşfetme olanağı sunuyor bize. Barselona’daki couch’umuz sayesinde Barselona’ya trenle 25 dakika mesafedeki minik ve tamamen yerel bir dokuya sahip Mongat şehrinde konaklama şansı bulduk. Deniz kıyısındaki bu şehre, şehir demek pek mümkün olmasa da (adeta mahalle neredeyse) bayılmamızı biraz da sabahları kahvaltı için kapısını çaldığımız pastaneci amca sağladı. Bizde Katalanca yoktu, onda da İngilizce ama her ikimizin de işaretle anlaşmasını sağlayacak elleri vardı. Kahvaltı için yiyecek bir şey bulamayınca adam bizim derdimizi şıp diye çözdü ve bize ekmek arası peynirli, domatesli sandviç yaptı. O sandviçleri hiç unutmayacağız. Ayrıca Barselona şehir merkezinde bile yakalayamayacağımız bir manzarayı buradaki couch’ımızın bizi götürdüğü salaş, açık hava restoranda görme şansı bulduk. Eminiz ki böyle bir yere couch sayesinde gelmemiş olsaydık varlığından haberdar olmazdık. Yazının görselini de oluşturan bu yerden Barselona’nın uzaktan gece görünümüne şahit olduk.
2 Paylaşım
Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Bunlar da Hoşunuza Gidebilir